Zeytinyağı sabunu hakkında
Geleneksel doğal sabun diye
adlandırdığımız sabunlar, 5000 yıldır kullanılan yöntemler
ile, neredeyse tamamen el emeği kullanılarak, sabunu kendi oluşum
sürecine bırakarak üretilen sabunlardır.
Yani kaynatılıp sıcak bir hamur
haline gelmiş sabun, önce karıştırma kazanında, hafif soğuması
ve kıvamına gelmesi için konulur ve karıştırılır, ardından
yer sergisi dediğimiz, donup, kesileceği yere dökülür. Ertesi
gün donmuş olan sabun elle kesilir ve havalandırmak, az da olsa
nemini atması için 1 gün sergide dinlenmeye bırakılır. Daha
sonra talebe göre, istelinel miktar ve ağırlıkta paketlenip
satışa sunulur.
Oysa ki fabrika yahut badanoz sabunu
diye tabir ettiğimiz sabunlar, başından sonuna insan ve
makinelerle müdahale edilip, süreç kontrollü bir şekilde,
maddenin doğası dışında işlemden geçirilip üretim yapılır.
Hamur halindeki sabun önce bir cihaza sokulup içindeki nem belirli
bir seviye indirildikten sonra, ısı ve basınç uygulayan başka
bir cihaza sokulup buradan şekil verilerek, kesim ve damgalama
işlemi aynı bant üzerinde tamamlanır. Doğal sabunlar içlerinde
barındırdığı nem sayesinde uzun zaman tazeliğini korurken,
dinlendikçe sabunun kalitesi de artar.
Hayır, tam aksine, kullandığınız yağ ne kadar temiz ve kaliteli ise, sabunun rengi de bir o kadar beyaza yakın olur. Sadece yeni hasat döneminde elde edilmiş yağdan sabun yaptıysanız, yağ dinlenmediği ve ham olduğu için, içindeki posanın da etkisi ile sarı ile açık su yeşiline kaçan bir renge sahip olur. Bir sabun şayet yeşilse, o sabun ya pirina yağından, ya kızartma yağından yapılmıştır, yahut da, tüketicinin yanlış bilgisini onaylamak için, içine renk katılmıştır. Has zeytinyağından üretilmiş sabun sakız gibi akça pakça bir renge sahiptir.
Doğru bilinen yanlışlarGeleneksel zeytinyağı sabunu, hamam
da banyo yaparken kullanılması en uygun sabunlardan biridir, zira
yüzey gerilimi çok yüksek olduğu için, soğuk su ile tamesında,
genelde son kullanıcının beklediği yoğun köpürme
gerçekleşmez.
Zeytinyağı sabunu banyo sabunudur ve
ancak sıcak ile köpürecektir, fakat bu noktada da akla şu soru
takılmaktadır; neden sabunun köpürmesi bizim için önemli ?
Bu özellikle medya aracılığı
ile tüketicinin zihnine kazınmış yanlış bir algıdır,
özellikle reklamlarda sabunun köpüğünün cildi temizlediğine
dair gerçekle ilgisi bulunmayan bir sanrı oluşturulmuştur.
Aslında cildinizi temizleyen
sabunun köpüğü değil, kullandığınız sabunun arındırma
gücüdür. Zeytinyağı sabunu molekül yapısı gereği kiri
vüdunuzda sökmekle kalmaz, hidrofobik bir yapsı olmasından
ötürü, durulama suyunu döktüğünüz anda kendisi de dahil
cildinizin üstünde bulunan tüm yabancı malzemeyi koparır atar.
Yani sabun kendi kalıntısı da cildinizden arındırıp, geride
yalnızca temiz cildinizden başka bir şey bırakmaz.
Peki neden sürekli köpüklü sabun
reklamları izlemek zorunda kalıyoruz? Çok basit bir cevabı
vardır bu sorunun,tamamen maliyet hesabı. Sabun yapımında sadece
zeytinyağı kullanmak zorunda kaldığınızda, sabunun birim
fiyatı çok yükselmektedir. Üreticiler bu durumu düzeltmek için,
sabunları başka yağlardan ekleyerek sabun karışımlarından
üretirler.
Hayır.
Sabunu ortaya çıkartan kimyasal işleme "sabunlaşma" denir. Bu işlem sonunda zeytinyağı asidi ve aşındırıcı madde birleşmiş olur, ortaya gliserin ve sabun çıkar. Sabun aslında asit ve baz birleştiği zaman ortaya çıkan tuzdur. Bu tepkimenin doğru gerçekleşebilmesi için malzemeler çok hassas hesaplanmalı ve doğru oranlarda kullanılmalıdır. Bitmiş üründe kostik herhangi bir madde bulunmaz. Buna rağmen, kostik malzeme kullanılmadan sabun üretilemez. Günümüz standartlarına göre Sodyum Hidroksit içermeyen ürünler 'sabun' değil 'deterjan' sınıfına dahildir.
Aşındırıcılığının fazla olması yanı
sıra, laboratuar ortamında, kontrollü bir şekilde üretilmediği
ve rastgele oluştuğu için kül, diğer kostiklerin aksine, çok “kararsız” bir karaktere sahiptir. Yani girdiği
kimyasal tepkime esnasında, nasıl bir sonuç vereceği
kestirilemeyecek bir haldedir. Bu da isan sağlığı açısından
tehlike arz etmektedir.
Hepsine ek olarak, söz konusu külün
üretilmesinde “meşe” gibi ağaçlar kullanılmakta ve 1 kg
sabun üretebilmek için yakmanız gereken meşe odunu yaklaşık 400
kiloya tekabül etmektedir. Bu konu açıldığında genelde yapılan
savunu, biz külü fırınlardan alıyoruz olmaktadır, fakat bu da
gerçeği yansıtmaktan çok uzaktır zira, o kadar büyük miktarda
külü fırınlardan elde etmenin imkansızlığının yanı sıra,
elinizde bulunan külün içerisinde farklı odun ve madde
karışımlarında bulunmaktadır ki, bu da sizin uygun ph derecesine
sahip kostiği elde etmenize engel teşkil etmektedir.
Esansiyel yağlar, çeşiti çiçek
yahut bitkilerin toplanıp daha sonra bakır imbiklerde kaynatılıp
damıtılarak, bitkinin kendi yağının alınıp şişelenmesi ile, esanslar (parfümler) ise kimyasal yollarla sentetik olarak üretilir.
Gerçek esansiyel yağların ciltte kullanımlarının çeşitli hastalıkların tedavi edilmesini sağlamalarıdır. Sahte esans kullanılarak yapılmış bir sabundan hiç bir fayda elde etmeniz mümkün olmadığı gibi, vücunuzu yabancı kimyasallarla hasta etme olasılığınız da ortaya çıkmaktadır.
Kullanılan diğer yağların da
sabun üstüne çeşitli etkileri olacaktır, misal ayçiçek yağı
sabunun çok çabuk ve yüksek miktarda köpürmesine neden
olurken, palm yağı sabunun donma sürecini etkiler, bu sorunu
çözebilmek için de başka bir yağ olan, hindistan cevizi yağı
yağ karışımına eklenir.
Yapılan bu eklemeleri saklamak,
Tüketiciyi Koruma Kanunu uyarınca cezaya tabi olduğu için
(üretimde kullandığınız tüm malzemeleri etikette yazmak
zorundasınız), sizlere bu karışımı neden yapmak durumunda
kaldıklarını açıklama gereği hissederler, hatta bunu kendi
yararlarına kullanırlar.
İpek özü cildinize şunu yapar,
zeytin çiçeği şunu besler, aslında bahsi geçen faydaların hiç
biri gerçek değildir, hatta ve hatta kullanılan bazı yağlar,
üretim koşullarının kötülüğünden ötürü, hastalıklara
sebebiyet verdiği için, gıda da, kozmetik üretiminden de
yasaklanmıştır.
Üstelik sabunlarda kullanıldığı iddia edilen bazı
maddelerin kendisi gerçekte yoktur. Buna en güzel örnek zeytin çiçeği
kokusu. Doğada zeytin çiçeğinin hiç kokusu yoktur. Doğal olarak kendine has kokusu olmayan bir şeyin, sabunlarda, şampuanlarda da olmaması icap eder fakat
maalesef bu tip ürünleri herhangi bir marketten kolayca temin edebilirsiniz.
Yukarıda sıraladığımız
sebepleden ötürü, şayet gerçekten satın aldığınız sabundan
fayda sağlamak istiyor ve tedavi amacı üle bu ürünleri
tüketmeyi arzuluyorsanız, o zaman almış olduğununz sabunun hem
%100 zeytinyağından üreiltmesi, hem de içinde kullanılan tedavi
edici esasansiyel yağların da doğal olması icap eder.
Gerek zytinyağı, gerekse üretiminde
kullanılan esasnsiyel yağlar tamamen doğal olduğu ve bu yağların
tamamının maliyeti yüksek olduğu için, ortaya çıkan sabunun
da maliyeti yükselmektedir ve bu sebepten, marketlerde satılan
diğer sabunlardan daha yüksek fiyatlara sahiptir.
Sentetik esanslardan ve yağ
karışımlarından elde edilmiş sabunlar, cildinize hiç bir fayda
sağlamayacağı için, bu ürünleri alıp tüketmek de bir o kadar
fuzuli masrafa girmek anlamına gelmektedir. Hatta sahtesini
kullanmaktan ötürü sağlığınızı etkileyecek olursa bu
ürünler, sizlere bir de sağlık masrafı çıkartacakları için,
bu ürünlerin tüketimin astarı yüzünden pahalıya çıkacaktır.
Şayet satın aldığınız sabunu
sağlık problemlerinizi gidermek maksadı ile tüketiyorsanız,
dikkat etmeniz gereken en önemli husus, bu sabunları düzenli ve
doğru şekilde cildinize uygulamanızdır.
Genel itibarı ile ilk önce suyla
köpürtülen yahut eritilen sabun önce suyla nemlendirilmiş cilde
uygulanır, 1-2 dakika bekletildikten sonra durulanır. Fakat
sabunla yüzünüzü yahut cildinizi yıkadıktan sonra, krem,
nemlendirici gibi, yine kimyasal maddelerden imal edilimiş başka
ürünleri cildinize tatbik ederseniz, kullandığınız sabundan
fayda sağlamanız pek mümkün değildir.
Zeytinyağı sabunu ile bilinen en
önemli yanlışlardan biri de, bu sabunun cildi kuruttuğuna dair
ileri sürülen hurafelerdir. Özellikle soğuk döküm sabun
kullanıyorsanız, bu sabunun cildinizi kurutması mümkün değildir
zira, soğuk döküm sabun üretim şekli gereği, içinde çok
fazla miktarda gliserin barındırır, gliserin de ciltteki
çatlakları onarmakla kalmaz, aynı zamanda cildi nemlendirir ve
cilde sağlıklı parkal bir görünüm sağlar.
Geleneksel zeytinyağı sabunları
sihirli değildir, hemen ilk kullanımda tüm rahatsızlıklarınızı
giderebilecek kadar bir etki göstermeyecektir, lakin koruk bile
sabırla şerbet olur, bu yüzden sabununuzu düzenli ve uygun
şekilde kullanırsanız, gözle görülür bir fayda elde
ettiğinize siz de şahit olacaksınız.
Satın aldığınız bu sabunların
bir özelliği de, yalnızca yüze değil, saçınıza ve tüm
vücudunuzun temizliğinde kullanabileceğiniz ürünler olmasıdır.
Yine yanlış bilinenin aksine, zeytinyağı sabunu, saçları
kurutmaz, karıştırmaz. Senelerce kullanmış olduğunuz
şampuanlar, doğal olarak, saçlarınızın belirli bir standarda
alışmasını sağlar. Marketlerde satılan şampunlarla,
zeytinyağı sabunun kullanım amacı da, şekli de, doğası da
taba tabana birbirine zıttır.
Şampuanlar mümkün olduğu kadar
saçlarınıza nüfus edip, saç tellerinizde kalması ve sürekli
güzel koku vermesi için tasarlanmış ürünlerken, zeytinyağı
sabunu, kendi kalıntısı da dahil olmak üzere, saçınızdaki
kir, yağ gibi kurtulmak istediğiniz tüm malzemeleri saçlarınızdan
arındırmak üzere üretilmiş bir üründür.
Doğal olarak, evet
yıkadıktan hemen sonra saçınızda hoş bir koku bıraksa da,
durulamada kendini de arıtıp, saçınızdan söküp attığı için
zeytinyağı sabunu, saçınızda uzun süre hoş bir koku bırakmaz.
Eğersaçlarınız karışıp
birbirine girmesinden şikayet ediyorsanız, bundan kurtulmanın da
çok kolay bir yöntemi vardır. Saçınız sabunla yıkadıktan
sonra saçınızda hala sabun varken, durulama esnasında, tarak ile
saçınızı durulayınız. Şayet bunu yaparsanız, özellikle
üçüncü, dördüncü kullanımdan itibaren saçlarınız hiç
karışmadığını, hatta kuruturken, daha dolgun ve hacimli
gözükmeye başladığına şahit olacaksınız.