Sahte esans kullanılarak yapılmış bir sabundan hiç bir fayda elde etmeniz mümkün olmadığı gibi, vücunuzu yabancı kimyasallarla hasta etme olasılığınız da ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık, Uygun ve sıhhi koşullarda üretilmiş tüm esansiyel yağlar insan sağlığına faydalı olduğu gibi, bazı rahatsızlıkların birebir tedavisinde de kullanılabilmektedir.
Esansiyel
yağlar, çeşiti çiçek yahut bitkilerin toplanıp daha sonra bakır
imbiklerde kaynatılıp damıtılarak, bitkinin kendi yağının
alınıp şişelenmesi ile üretilir. Anlatması hayli kolay olsa da
esansiyel yağ üretmek oldukça zor ve maliyetli bir iştir. Misal 1
kg gül yağı elde etmek için 12.000 kg gül yaprağı damıtmak
gerekmektedir, bu yüzden de dünyada borsasında bu yağın 1
kilogramının fiyatı 20.000 avro civarındadır.
Piyasada
sabun esansı, yahut, çeşitli çiçeklerin adları ile satılan
yağların büyün bir kısmı, kimyasal kokuların, belirli bir
oranda karıştırılarak, çiçeğin kendi kokusuna benzetilerek
üretilmiş, imitasyon (taklit) ve kimyasal ürünlerdir. Bitkinin
kendisi ile uzaktan ve yakından ilgilisi yoktur. Bu ciddi teknik
bilgi ve beceri gerektiren bir iştir -ki, ileri derecede hassas koku
alma duyusuna sahip, sayılı insan tarafından icra edilen bu
meslekte, arzu ederseniz kendi ayakkabınızın kokusunun bile
esansını ürettirebilirsiniz.
Piyasada
sentetik esanslar o kadar yaygın bir halde kullanılmaktadır ki,
özellikle sabun yapımında kullanılan “eşek sütü”, “keçi
sütü”, “deve sütü” gibi aslında kendi has hoş bir kokusu
olmayan maddelerin bile imitasyon kokuları üretilmekte ve
genellikle sabun üretiminde bu sahte yağlar kullanılmaktadır.
Sütlerin
kendilerinin kullanılmamasının çeşitli sebepleri bulunmaktadır.
En önemlisi maddi kaygılardır, zira oldukça zahmetli süreçler
sonunda çok az miktarlarda ürün üretilebilir ki bu da
fiyatlarının çok yüksek olmasına sebep olmaktadır.
Bir
diğer etken bu ürünlerin raf ömrünün kısa olması ve depolama
imkanının bulunmamasıdır. Bu yüzden sabun üreticileri genelde
sentetik kokuları kullanmayı tercih etmektedir.
Tamamen sentik olmayan bu ürünler, gerçek esansiyel yağların inceltilerek; yani miktarı, çeşitli mataryeller kullanılıp artırılarak elde edilip piyasaya sürülmektedir. Fakat yine bu yağlar, orjinalleri üretilebilir yağlar olmak zorundadır; lavanta yağı, gül yağı, karanfil yağı gibi.
Bu ürünlere ulaşmanız biraz zamanınızı alacaktır, zira gerçek yağlar inceltilerek elde edilmiş esanslarla imitasyon olanları ayırmak için gerekli bilgiye sahip olmadığınız sürece, bu ürünleri satan kişerin söylediğine güvenmek zorunda kalacaksınız demektir.
“Peki ne fark eder, ne olur esans kullansam” diye sorabilirsiniz. O zaman da sorunuzu şöyle yanıtlayabiliriz;
İlaç bantları, her geçen gün tıp alanında, özellikle tedavisi sancılı hastalıklarda, insanların acılarınıı dindirmek için ve kana hem kontrollü hem de hızlı zerk edilebilsin diye daha da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu bantlar, ilaca bandırılmış malzemeleri hastaların derilerine yapıştırılırak tatbik edilir. Bu, cildinizin kimyasal maddeleri ne kadar kolay vücudunuza ilettiğinin bir kanıtı niteliğindedir. Siz gerçek olmayan bir esansı sabunla birlikte cildinize uyguladığınızda, bu maddeler ister istemez deriniz aracılığı ile vücudunuza nüfus edecektir.
Bir diğer husus da, gerçek esansiyel yağların ciltte kullanımlarının çeşitli hastalıkların tedavi edilmesini sağlamalarıdır. Sahte esans kullanılarak yapılmış bir sabundan hiç bir fayda elde etmeniz mümkün olmadığı gibi, vücunuzu yabancı kimyasallarla hasta etme olasılığınız da ortaya çıkmaktadır.
Sabun üretiminde kullanılan, ve ortaya çıkacak olan son ürünün daha güzel ve belirgin kokmasını sağlamak maksadı ile sabunlara eklenen kimyasal maddelere verilen addır. Fakat burada dikkat etmemiz gerek şey şudur; doğrudan 'parfüm' yahut 'esans' olarak lanse ediliyorlarsa, kullanılan bu maddeler büyük ihtimalle “yapay”, sentetik maddelerdir.
Misal; 'çilek esansı'nın çilek ile yakından uzaktan alakası yoktur; çileğin çiçeği de çilek gibi kokmadığı için ve meyveyi sıkarak kokusunu damıtmak yahut başka yöntem kullanarak hapsetmek mümkün olmadığı için, koku firmaları çeşitli sentetik koku bileşenlerini bir araya getirerek yapay kokular üretirler.
Yukarıda ” büyük ihtimalle 'yapay', sentetik maddelerdir” dememizin sebebi şudur; karanfil, gül, lavanta, defne gibi, damıtma yöntemi kullanılarak yağları elde edilebilen bitkiler mevcuttur. Bu bitkilelerden elde edilen yağlara “esansiyel yağlar” denir ve doğal olan yağlar bunlardır. Fakat bahsi geçen ve adına esans dediğimiz bazı yağ bazlı kokular, söz konusu esansiyel yağların farklı yöntemler kullanılarak, seyreltilmesi sonucu elde edilir.
Küçük bir grubu oluşturan bu tip yağlara da sektörde 'yağ' denmektedir ama doğal olanlarla karşılaştırıldığında ve sabuna uygulandığında, duyusal anlamada tatmin edici sonucu vermeyeceği gibi, doğal olan yağları tedavi edici özellikleri bulunurken, bahsettiğimiz seyreltilmiş yağlardan aynı etkiyi beklemek söz konusu olamaz !
Misal dünyanın an sağlıklı yağlarından biri olarak bilinen ve gerek gıda, gerekse sabun yağımında uzun yıllardır kullanılan 'hindistan cevizi yağı'nın kullanımı bazı ülkelerde yasaklanmış durumda. Bunun sebebi, yapılan araştırmalar sonucunda, daha ekonomik olması ve hızlı kazanç sağlaması amacı ile aşırı ısı kullanarak elde edilen hindistan cevizi yağının insanlarda son derece ölümcül hastalıklara sebep olduğunun kanıtlanmış olması.
Uygun ve sıhhi koşullarda üretilmiş tüm esansiyel yağlar insan sağlığına faydalı olduğu gibi, bazı rahatsızlıkların birebir tedavisinde de kullanılabilmektedir. Ama unutulamamalıdır ki, uygun koşullarda üretilmemiş her doğal ürün, insan sağlığını tehdit edici olumsuzlukları içinde barındırmaktadır.