Aşındırıcılığının fazla olması yanısıra, laboratuar ortamında, kontrollü bir şekilde üretilmediği ve rastgele oluştuğu için kül, diğer endüstriyel kostiklerin aksine, çok “kararsız” bir karaktere sahiptir. Yani girdiği kimyasal tepkime esnasında, nasıl bir sonuç vereceği kestirilemeyecek bir haldedir. Bu da insan sağlığı açısından tehlike arz etmektedir.
Sabunlaşmayı sağlayan şey, yağ asitlerinin alkali değeri 12 ph'a eşit yahut üstündeki herhangi bazik bir malzemeyle girdiği kimyasal tepkimedir. Bu tepkime sonucunda yağ asidi, asidik özelliğini, baz (kostik) ise, bazik özelliğini yitirir ve ortaya su ve tuz çıkar. Burada bahsettiğimiz tuz bizim sabun diye adlandırdığımız, doğal temizleyici maddedir.
Günümüzde sabun yapımında genel itibarı ile iki farklı bazik (kostik) malzeme kullanılır. Bunlardan biri Sodyum Hidroksit, diğeri ise Potasyum Hidroksittir. Bu iki farklı malzeme, belirli bir formül gözetilerek, yine belirlenmiş miktarlarda 'saf ' (ionize) su ile karıştırılarak, ph derecesi sabit fakat solüyon içindeki yoğunluğu farklı, çözeltiler oluşturulur.
Her iki maddenin kullanım yeri ve amacı birbirinden farklılıklar gösterir. Misal Sodyum Hidroksit katı sabun yapımında kullanılırken, Potasyum Hidroksit, yumuşak (arap) sabun yapımında kullanılır ve yumuşak sabunlarınn katılaştırılması dışarıdan müdahale olmaksızın mümkün değildir.
Dikkatinizi çekeceği üzere, sabun yapında kullanılan malzemelerden bahsederken, “kostik” kelimesini özellikle parantez içine almış bulunuyoruz. Bunun başlıca sebebi, yanlış bilinenin aksine, “kostik” kelimesinin, maddenin -hele hele tek bir maddenin- adı değil, tam manası ile bir “niteleme sıfatı” olmasıdır ve bahsi geçen kimyasal madde her ne ise, onun aşındırıcı bir madde olduğunu anlatmak için kullanılır.
Yani bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, sabun yapımında kullanılan kimyasal maddenin adı kostik değildir. Kostik maddenin sadece bir özelliğidir; 'bazik' yani alkalik bir madde olması gibi. Üstelik sabun yapımında yüzyıllar içinde birbirinden farklı çeşitli alkali maddeler kullanılmıştır.
Yine yanlış bilinenin aksine, sabun yapımında kullanılan maddelerden sadece bazik (kostik diye anılan) maddeler kimyasal değildir, aynı zamanda 'zeytinyağı' ve 'su' da kimyasal birer maddedir. İşin daha ilginç kısmı, katı sabun yapımında kullandığımız 'Sodyum Hidroksit', her gün enfes yemekler pişirmemizdeki en büyük yardımcımız olan olan ve günlük hayatımızda, hiç tereddüt etmeden kullandığımız 'sofra tuzu'ndan elde edilen birkaç yan üründen sadece bir tanesidir; yani doğal bir üründen elde edilir.
Ionize su ile karıştırılmış sofra tuzunun, elektrolize edilmesi sonucu, ortaya Sodyum Hidroksit dediğimiz 'aşındırıcı' (kostik) bazik tuz çıkar ve bu madde belirli formüller çerçevesinde zeytinyağı yahut farklı yağlarla işleme tabi tutularak, sabun elde etmekte kullanılır.
Gelelim sabun yapımında kullanıldığı söylenen 'kül'e. Kül çeşitli bitkilerin yanması sonucu ortaya çıkan maddir ve içerisinde çeşitli yan ürünler barındırır, bunlardan bir tanesi de “Potasyum Hidroksittir”. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, potasyum hidroksit, yumuşak sabun yapımında kullanılan bir başka bazik (kostik) maddedir ve üstelik doğası gereği ph değeri ve aşındırıcılığı Sodyum Hidroksitten çok daha fazladır. Yani gündelik dildeki anlamı ile, evet kül de “kostiktir” ve üstelik tahrip gücü (aşındırıcılığı), Sodyum Hidroksitten daha fazladır.
Aşındırıcılığının fazla olması yanısıra, laboratuar ortamında, kontrollü bir şekilde üretilmediği ve rastgele oluştuğu için bu kostik, diğer endüstriyel olanların aksine, çok “kararsız” bir karaktere sahiptir. Yani girdiği kimyasal tepkime esnasında, nasıl bir sonuç vereceği kestirilemeyecek bir haldedir. Bu da insan sağlığı açısından tehlike arz etmektedir.
Hepsine ek olarak, söz konusu külün üretilmesinde “meşe” gibi ağaçlar kullanılmakta ve 1 kg sabun üretebilmek için yakmanız gereken meşe odunu yaklaşık 400 kiloya tekabül etmektedir. Bu konu açıldığında genelde söylenen, “biz külü fırınlardan alıyoruz” olmaktadır, fakat bu da gerçeği yansıtmaktan çok uzaktır; zira, o kadar büyük miktarda külü fırınlardan elde etmenin imkansızlığına rağmen, elde edeceğiniz külün içerisinde farklı odun ve madde karışımlarında bulunacaktır -ki, bu da sizin uygun ph derecesine sahip kostiği elde etmenize engel teşkil etmektedir.
Kaldı ki, söz konusu külden, sabun yapımında kullanılmak üzere kül suyu elde etseniz bile, işlemin sonunda elde edeceğiniz sabun, ancak arap sabunu, yani jöle kıvamında bir sabun olacaktır. Bu sabunu yeniden katılaştırmak için kullanabileceğiniz iki yöntem olsa da, elde ettiğiniz ürün artık 'sabun' olmayacaktır.
Birinci yöntem, jöle kıvamında bulunan sabun hamurunun içine, doğal olmadığı iddia edilen kostikli (sodyum hidroksitli) solüsyonu karıştırarak sabun katılaşıncaya kadar kaynatmaya devam etmektir. Bu durumda akla ister istemez şu soru takılmaktadır; “madem içine yine Sodyum Hidroksit (kostik) ekleyecektik, neden bunca zaman kül suyu kaynatmakla, onca ağaca kıymakla uğraştık, buna ne gerek vardı ? Baştan Sodyum Hidroksit kullanarak üretseydik ? O da doğal, sonuçta sofra tuzudan elde ediliyor.”
İkinci yöntem ise, yine jöle kıvamındaki sabun hamurunun içine, katışalacak kıvama gelene kadar 'kaba tuz' eklemektir. 'Kaba tuz', bilinen adıyla 'deniz tuzu' dur, ama maalesef bu da kimyasal olarak mümkün değildir, Türkiyedeki en tuzlu su Akdeniz'inkidir ve bu suyun bomesi dahi, sabunu katılaştırmaya yeterli değildir.
Burada da akla şu soru gelmektedir; “biz vücudumuzu kirden pastan, terleme sonucu oluşan tuzdan, yağdan arındırmaya çalışırken, neden yüzümüze vücudumuza, yoğun miktarda tuz içeren bir maddeyi sıvıyalım ki ?” Ortaya çıkan bu ürün gerçekten sabun mudur artık ?
Bu gezegen koşullarında kimyasal olarak mümkün olmayan bir şeyi, sırf biz yaptık ve doğal malzemeler ile (tuzdan üretilen kostik de doğaldır oyasa ki) yaptık diyebilmek adına, reçetesinden ve doğasından uzaklaştırdıkları ürünleri, son kullanıcının doğru bildiği yanlışları manüpüle ederek, insanlara şirin gözükme çabasıyla ortaya atılan iddialar ile pazarlayanlara inanmayın !