BLOG

Kostiksiz
sabun
olur mu ?

“Ph” derecesi (alkali değeri) 11 ile 14 arasında bulunan maddelerin tamamı, “kostik” yani aşındırıcı özelliğe sahiptir ve sabun yapımında kullanılabilir.

Kostik bir maddenin adı değildir !

Kostik bir sıfattır, özellikle sabun yapımında kullanılan bazı alkali maddelerin bir özelliğini belirtir. Kostik ingilizce "caustic" kelimesinden gelir ve tam karşılığı "aşındırıcı"dır.!

Yani aşındırma özelliği olan her maddeye "kostik" bir madde diyebiliriz.

Doğada taş formunda bulunan ve bilimsel adı "trona" olan, maden suya katıp, içine limon sıkıp içtiğimizde hazmı kolaylaştıran sodanın (Sodyum bi Karbonat) ta kendisidir. bu madeni kuru bir kazanda ısıtırsanız, bir süre sonra fokurdadığını görürsünüz. Kabarcıklar tamamen tükenip fokurdama durduğunda artık sodyum bi (iki) karbonatın içerisindeki bir karbon uçup eksilmiş ve "sodyum karbonat"a dönüşmüş demektir. Soda külü (veya çamaşır külü) son derece "kostiktir" ve yüzyıllardır sabun ve deterjan yapımında bu madde belli oranlarda kullan.

Zeytinyağını sabuna dönüştüren şey "baz”dır ve bazın ph (alkali) derecesi ne kadar yüksek ise, o bazik malzeme o kadar "kostik" yani aşındırıcıdır (!) Bu ortaokul kimya dersinde anlatılan ve kimya biliminin en temel kuralını oluşturan süreçtir. Asit ile baz karşılaşırsa kimyasal tepkimeye girer ve sonuçta "tuz" ve "su" ortaya çıkar.

Sabun dediğimiz şey de, zeytinyağı asidinin kullandığınız bazik; yani kostik madde hangisi ise onunla tepkimeye girmesi sonucu ortaya çıkan “tuz”dur.

Şu an piyasada sabun yapımında 2 tip kostik kullanılır. Biri ve en çok kullanılanı "sodyum hidroksit”tir. Sodyum hidroksit bildiğiniz "sofra tuzu” suda eritilip, verilen elektirikle tepkimeye girmesi sonucu ortaya çıkan 4 temel maddeden biridir. Yani mantıken o da doğadır, çünkü sofra tuzu, deniz tuzu, kaya tuzu; bunların hepsi doğada bulunur.

Sodyum hidroksit "sert sabun" yapımında kullanılır ve tüm dünyada, sabun yapımında yalnızca bu madde kullanılır!

İkinci kostik maddemiz; "potasyum hidroksit” diğerinden tek farkı, ph değerinin daha farklı olmasıdır ama etkisi aynıdır; ikisi de kostik, yani aşındırıcı malzemelerdir. Ancak bundan yapılan sabun sertleşmez. O yüzden piyasada potasyum hidroksit sadece arap sabunu yapımında kullanılır.

Bunun dışında yukarıda daha önce de anlattığımız üzere; diğer bir kostik olan sodyum karbonat da sabun yapımında kullanilabilinir ama sabuna dönüşmesi çok uzun sürer. 100 kilo yağ için 18 kilo kostik kullanılır. Yağın miktarı ne olursa olsun kullandığınız kostiğin miktarı yalnızca 'sabunlaşma oranı'nı ve 'sabunlaşma süresi'ni etkiler. Doğru oranda kullanılırsa sağlığa bir zararı yoktur.

Bunun sebebi kaynayan yağa ne kadar kostik eklenirse eklensin, zeytinyağı içindeki yağ asitleri ile sadece, sabunlaşma sınırını belirleyecek yağ asidi miktarı kadar, kostiğin (bazın) tepkimeye girmesidir. Kaynama hamurunun içinde kalan fazla kostik, "sabun altı suyu" dediğimiz, Anadolu halkının ve geleneksel sabun ustalarının "kara su" dediği suya karışır, sabunun içinde kalmaz.

Burada anlaşılması gereken en önemli husus; altında odun ateşi yakarak ısıya tabi tutulan kazanın içinde kaynayan yağın, kostikle ne oranda, ne hızla tepkimeye gireceğini kestirmek imkansız olduğu için (burada atmosfer basıncından tutun da,havanın sıcaklığı, kostiğine ölçüde okside olduğu gibi, bir çok müdahale edilemeyen etken söz konusudur), fazla kostik koyduğunuzda kaynayan yağın, aniden sabuna dönüşmesi, sonra fazla gelen bazı kusarak sabunu yeniden "yağa" dönüştürdüğüdür.

100 kg zeytinyağı için 18 kilodan az miktarda kostik kullanıldığında ise; saatlerce kaynamasına rağmen, yeteri miktarda yağ asidi ile buluşamayan kostik, sabunlaşamaz, süreç uzar gider. Bunun sonucu olarak en istemediğimiz şeyi yapmış oluruz, yani yağı boşu boşuna, ısıya maruz bırakıp "yakarız".

18 kilo oranı süreci en etkin şekilde kontrol altında tutabileceğiniz kostik kullanım miktarıdır ve gerek Edremit yöresinde, gerek Ege Bölgesi'nde, gerekse tüm dünyada; Hem en modern seri üretim yapan tesislerde, hem de geleneksel yöntemleri kullanırken standart olarak kullanılır.

Odun külü kullanarak sabun üretildiği; bu tip sabunların ise, içinde "kostik" bulundurmadığı için, daha doğal olduğuna dair, çeşitli mecralarda paylaşımlar yapıldığına şahit olmuşsunuzdur.

Kimyasal ve matematiksel olarak olay irdelendiğinde, külde bulunan ve sabunlaşmayı sağlayan maddenin ne olduğu önem kazanmaktadır.
Geçmişte ve günümüzde; sabun yapımında birden fazla “kostik” çeşidi kullanılagelmektedir, yazıda da belirttiğimiz üzere kostik bir maddenin adı değildir, aksine maddenin bir özelliğini yani “aşındırıcı olduğunu” belirtir.

Bu doğrultuda; “Ph” derecesi (alkali değeri) 11 ile 14 arasında bulunan maddelerin tamamı, “kostik” yani aşındırıcı özelliğe sahiptir ve sabun yapımında kullanılabilir. Genelde "meşe külü" kullanılarak üretim yapıldığı söylenir fakat burada gözardı edilen en önemli gerçek, aslında külün içinde de sabunlaşmayı sağlayan ve “ph” derecesi, sabun üretmeye yakın bir "bazın" yani kostiğin var olduğudur! Bu kostik; "potasyum hidroksit" benzeri yapıya sahip ve “ph” değeri ortalama “13-14” civarında olan karasız bir kostik tipidir.

Günümüzde tüm sabun üreticilerinin “kostik” olarak kullandığı “sodyum hidroksitin” ise ph değeri 13,5'tur fakat, “potasyum hidroksit” gibi, “kül suyunda” bulunan “kostik” de sabunu katılaştıramadığı için, dışarıdan “kalın” tuz diye adlandırdığımız “tuz” katkısı” yapılır ki, gelende küllü sabun ürettiğini iddia eden kimselerin hepsi, aynı zamanda sabun yapımında “deniz tuzu” kullandıklarını özellikle (deniz suyu doğal olduğu için) belirtirler.

Daha düşük “ph” derecesine sahip başka bir kostikle, hiç tuz kullanmadan sabun üretebilmek varken, bu kadar tuzu sabuna eklemenin ne gibi bir faydası olabilir? Böyle bir çabanın ne cilde, ne sağlığa yararı vardır, ne de bu sabun artık “doğal” bir sabundur, aksine sabun özelliğini tam kazanamamış, kararsız bir kostikle üretildiği için, kullanımı riskli bir maddedir. Ayrıca unutulmamalıdır ki “tuz” cildi kurutan bir özelliğe sahiptir, zaten içinde fazla miktarda tuz bulunan bir sabunun tüm cilt tiplerince de kullanılmasıdır uygun değildir.

Bizim açımızdan; doğal olan, doğa ile barisik, geleneksel yöntemler kullanarak üretim yapmaktır. Fakat; sabun üretmek için kül kullanmak, 1kg kül elde etmek için 100 kg "meşe" yakmak anlamına geldiğinden ve elde edilen kül menşeili kostiğin, yalnızca "yumuşak sabun" üretmeye yaramasından ötürü, asla tercih sebebi olamayacağıdır.

Zira yüzlerce kilo "meşe ağacını" kül elde etmek için yakmanın yanısıra, sert sabun üretme gücü olmayan bir madde ile, sabun üretmek imkansız olduğundan ve bunu sertleştirmek adına, dışarıdan tuz kullanmak gerektiğinden, söz konusu çabanın, ne doğayla, ne cildinizle, ne de etik değerler ile bağdaşmadığını düşünmekteyiz.