Sabun insanoğlunun değerini yaşarken pek anlamadığı; hayatının orta yerine ilk olarak da aslında kendi rızası dışında giren, fakat yaşam serüverininde, bazen “ekmekten” bile daha çok ihtiyaç duyduğu yegane değerdir.
Sabun der geçeriz; doğduğumuz anda ihtiyaç duyduğumuz tüm gereksinimler, gıdadan, barınmaya, hatta sevilip, koklanıp kollanmaya kadar anne ve babalarımız tarafından karşılandığı halde, yaşamımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmemiz için gerçek anlamda dışarıdan ihtiyaç duyup kullandığımız ilk üründür sabun. Anne sütü ile olan bağımız koptuktan sonradır ancak, insanoğlunun, olamazsa olmaz gıdası “ekmek”le bile tanışması.
Yıkanıp paklanmak; tertemiz buz gibi kundağımızda huzur içinde uyumak adına, gereksinim duyduğumuz tek şey sabundur çünkü. Günümüz tüketim toplumunda kullana geldiğimiz ve marketlerden, pazardan, kozmetik dükkanlarından satın aldığımız sabunları bizler, temel olarak üçe ayırmaktayız.
Ilk olarak “sabun” diye adlandırdığımız ürün ile başlayacak olursak; fabrikalarda, yahut sabun atölyelerinde, gerek kimyasal süreçler, gerekse birbirinden farklı yağların, belirli formüllerle, kıvam artırıcı maddeler ve bazla karıştırılarak kaynatılması ile üretilir. Sonrasında; makinalar aracılığı ile, suni olarak nemi alınan sabun hamuruna, koku, renk, renk tutucular, koku tutucular eklenerek, ısı uygulanıp, preslenerek yahut, kalıplara basılarak üretilir. Nemden arındırmanın amacı, herbir sabunun eşit ağırlığa ve şekle sahip olmasını temin edip, ürünü standart bir hale getirmektir. Bu tip sabunların içeriğinde, her türlü bitkisel yağ kullanılıyor olabilir.
Piyasada “zeytinyağlı sabun” diye adlandırdığımız diğer ürün ise; kodeksin uygun gördüğü zorunlu miltardan az olmamak üzere, kaynatılan yağın içine bir miktar “zeytinyağı” eklenerek, aynı şekilde üretilir.
Geleneksel “zeytinyağı sabunu ise; yalnızca ve yalnızca zeytinyağı” kullanılarak üretilen tek sabundur ve içerisinde yağdan başka yalnızca “su” ve sabunun olmazsa olmazı olan ve diğer sabunlarlada da kullanılan“baz” (sodyum hidroksit) eklenerek üretilir. Geleneksel zeytinyağı sabunu üretiminde, koku ve renk, genel olarak “defne yağı”, "bıttım”, “lavanta yağı” gibi tamamen bitkiden elde edilen yağlar kullanılır. Renk ise bu yağların sabuna eklenmesi sonucu, doğal olarak değişir, bunun haricinde başka renklendirici kullanılmaz.
Tamamı doğadan elde edilen malzemelerle üretilen bu sabunlar; diğerlerinden farklı olarak, başından sonuna kadar tüm süreçlerinde el emeği kullanılarak üretildiği ve içinde barındırdığı “nem” ürünün yaşam süresinde kendiliğinden doğal olarak kaybedildiği için, bu sabunların şekilleri bir süre sonra değişir. Teker teker elle kesildikleri içinse, hiçbir sabun bir diğerinin aynısı olamaz, aynı gözükemezler.
Satın aldığınız sabunun geleneksel sabun olduğunu anlamanızın en kolay yolu da, muntazam olmayan ve zamanla değişen şekline bakmaktır.
Diğerlerinden en önemli farkı ise bu sabunların; hacmen içinde barındığı %72'lik zeytinyağı oranıyla, cildinizle en uyumlu sabun olmasının yanı sıra, diğer yağlardan elde edilen sabunların aksine, zeytinyağı sabununun en fazla “arındırıcılık” gücüne sahip olmasıdır. Sizi köpük temizlemez; sizi ancak ve ancak sabunun, ama yağdan ama kirden “arındırma” gücü temizler. Ve el yapımı doğal zeytinyağı sabununu bu kadar özel kılan şey de, yapısında barındırdığı bu arındırma gücüdür.
ZEYTİNYAĞI SABUNU
HAKKINDA...